Blog

Sualtı Hokeyinde İstanbul

Sualtı Hokeyi 1954 yılından itibaren oynanan bir spordur. Ancak tarihsel süreç yavaş ilerlemiş, ülkemizde bu spor 1990’lı yıllarda oynanmaya başlamıştır. 1990’lı yıllarda oynanan hokey ise dünya genelinde her geçen gün geliştirilen ve değişen sualtı hokeyi ile alakası olmayan bir oyundu.
Zaman içinde sporcular gelişti ve oyunumuz da oyuncularımız ile gelişmeye ve değişmeye başladı. Sporcularımız ve oyun kurgumuz geliştikçe Avrupa ve Dünyada üst sıralara yükselmiş ve orada kalmış bir milli takım oluştu. Milli takımımız 2007-2008 yıllarında üstün başarılar gösterdi. (Bu döneme ait süreç detaylı olarak paylaştığım 2000’li yıllarda Sualtı Hokeyi başlıklı makalede belirtilmiştir.)
Ancak değişen ve gelişen sualtı hokeyi milli takım bazında yükseldikçe kulüpler bazında düştü. Bu durumun sonuçlarını kısa zaman diliminde fark etmek mümkün olmadığı için yaşadığımız zaman içerisinde bunun farkına varmak imkansız. Bunun nedeni ise 1990 ‘lı yıllarda sualtı hokeyine başlamış, sporu ve kendisini geliştirerek devam etmiş sporcuların şu anda hala aktif olarak bu oyunu oynamasıdır. Her ne kadar oranları her geçen sene düşse bile bu durum oluşan bu yapıyı örtmekte ve yetkililer bu durumun farkına varamamaktadır.
Kulüpler milli takımı yükselten ve geliştiren oyuncuları yetiştirdikleri sürece milli takımımız da başarılarına devamını ekleyecektir. Bunun en başarılı yöntemi ise ortak payede yardımlaşmaktır.
Örnek verecek olursak; 2015 yılında yeni kurulan bir takım ve bu takıma emek harcayan sporcular antrenörlerinin birikimi ne düzeyde olursa olsun (antrenörlerin aldığı eğitim ve yeterlilikleri ayrı konu) oyuncular kendilerinden daha tecrübeli arkadaşlarıyla beraber antrenman yapmadığı sürece sporcunun gelişme süresi neredeyse %100 oranında uzar. 3-4 günlük müsabakalarda bile sporcuların müsabaka öncesi ve sonrası arasında büyük farklar gözlemlenebilmektedir. Bu durum antrenmanda devam ederse sporcu çok daha hızlı adapte olur ve gelişir.
8 yıl önce İstanbul’da bu spora başlamış çok genç bir sporcuydum. O dönemde antrenman yapan sporcuların şimdiye nazaran çok büyük bir farkları vardı. O da kulüp yöneticilerinin birbirine olan saygı ve sevgisidir. O dönemde sporcu olan bizlerde bunların sonuçlarından yararlanmış, kendimizi geliştirmek için köklü ve başarılı kulüplerin antrenmanlarına misafir olarak katılabilmiştik. Bir sporcunun antrenmanı 21:30 da bittiği zaman eğer isterse 21:30-22:30 seansına kalabilir. Kendisinden daha iyi bir kulüpte antrenman ve hazırlık maçı yapabilirdi.
Bu durum hiç bir zaman antrenörünü rahatsız etmez ya da KORKUTMAZ dı. Ama gelişen süreçte saygı ve sevgiyi oluşturan antrenörler birer birer köşelerine çekilip diğer spor branşlarına kaydıklarında yerlerine gelen ve yeni kurulan kulüp antrenörlerinin çoğu hokeyi ve sporcusunun gelişimini düşünmek yerine  kişisel hırs ve maddi menfaatlerini göz önünde tutan ve diğer değerlerin hiç birini kabul etmeyen insanlar oldu.
Bunun sonucunda ise ne yazık ki  erkek-kadın ortalama 30 takım olan sualtı hokeyi branşının  15 takımını içinde bulunduran İstanbul’da bırakın kulüplerin birbirleriyle ortak antrenman yapabilmesini, sporcular istese bile antrenörlerin bu küçük ve yanlış düşünceleri nedeniyle kendilerinden daha iyi takımlarda ekstra antrenman veya hazırlık maçı bile yapamaz hale geldiler.
Oyuncusunun gelişimini isteyen ve bunun için yapılan her organizasyona sahip çıkan antrenörler ve takımlar yıllarca üst sıralarda bulunmuş İSTANBUL takımlarını birer birer geriye itmiş ve yukarı sıralarda yerlerini edinmişlerdir. Bu durum her geçen gün devam etmiş 2015 yılında 12 takımlı B liginde bulunan 5 İSTANBUL takımı yerine yeni kurulan ve disiplinli bir programla antrenman yapan İZMİR takımı A ligine çıkmıştır. A liginde ise ilk 6 kulüp içerisinde 1 İstanbul takımı vardır oda ne yazık ki 4. olabilmiştir. Uzun zamandır ilk 3 sırada bir İstanbul takımı görülmemekte ESKİŞEHİR, ANKARA ve KOCAELİ illeri artık ilk 8 sıraya 2. takımlarını bile sokmayı başarmaktadır.
Umarız İstanbul takımlarını bu duruma düşüren maddi ve manevi olarak kendinden başka hiçbir şey düşünmeyen antrenör ve idareciler bir gün yerlerini eskisi gibi idealist ve yardımlaşmayı seven insanlara bırakırlar!
Barbaros Görkey



239